Sevgili Bora,
"O yıl Mayıs ayında yaşananlar inanılır gibi değildi. Aklım hafsalam hala
almıyor. Gerçi yanlış gidişi 1970 yılı başından itibaren hissetmeye başlamış,
Ekim ayında iyice görmüş ve çeşitli vesilelerle de dile getirmiştim ama yine de
bu cüreti göstereceklerine ihtimal vermemiştim." yazdın.
THKO'nun ve THKP-C'nin kurulduğu ve önderlerinin öldürüldüğü dönemde onların
çizgisine yanlış demek bence doğru değil. Onlar aklı başında ve çevrelerindeki
çoğu insandan daha derin düşünme ve değerlendirme kapasitesine sahip
devrimcilerdi. Elbette düşünüp taşınıp birlikte örgütlerini kurdular ve
harekete geçtiler. Üç fidanın idamlarının engellenmesi, çizgilerini acil
eylemlere yöneltmişti. Bunu da hesap etmeleri gerekirdi denilebilir, ama hesap
etselerdi bile olanların yönünü başarıya doğru belirlemek çok az oranda onların
ellerindeydi.
Bu konuda, bana göre en sağlıklı değerlendirmeyi 31 Mayıs 2016 tarihli ve " 45.
yıldönümünde Nurhak: Soylu bir intiharın panoraması..." başlıklı yazısında
Murat Bjeduğ yaptı. Yazısındaki şu kısım her şeyi izah etmektedir:
https://t24.com.tr/yazarlar/murat-bjedug/45-yildonumunde-nurhak-soylu-bir-intiharin-panoramasi,14685
"Bunu bugün söyleyebiliyoruz rahat rahat, ama bu kadar zeki ve onurlu bu
insanlar yola koyulduklarında başarılı olup olmayacaklarını tartışmamışlar
mıdır?
THKO’nun asıl önderi Hüseyin İnan’ın mahkeme savunmasında yargıç ve savcı
heyetine söyledikleri cevabın en doğrusunu veriyor:
“Siz bizi aptal mı sanıyorsunuz? Yirmi-otuz silah, otuzbeş-kırk insanla
Türkiye’ de devrim olmayacağını bilmeyecek kadar aptal değiliz. Ama biz ilk
kıvılcımı tutuşturmak için silahlanıp dağlara çıktık...”
Nurhak’ta, Sinan’ların timinin dışında ikinci timde yer alan yine ODTÜ
öğrencisi Mehmet Asal’dan:
“Biz dağa çıkmakla devrim olmayacağını, sosyalizmin gelmeyeceğini elbette
biliyorduk. Ama kırsalda bir kıvılcım olmaya gitmiştik ve ne olacağını
(bekleyen akıbeti) çok iyi biliyorduk...”
Mealen aktardığım bu görüşler, ukalaca ve çok bilmişlikle öne sürülen iddialara
verilmiş yerinde yanıtlardır."
Selamlar,
Bayram Durmuş
"Kimden gelirse gelsin, %100 emin değilsen, paylaşma"
“https://ggle.io/3XCL adresindeki doğrulama ilkelerine uyulmuştur”
-----Original Message-----
From: sfk-bounce@xxxxxxxxxxxxx <sfk-bounce@xxxxxxxxxxxxx> On Behalf Of Bora Isik
Sent: Wednesday, May 26, 2021 11:38 PM
To: ODTU SFK <sfk@xxxxxxxxxxxxx>
Subject: [sfk] Re: [sfk] "Faşist Eichmann, Anti-faşist Elrom ve Devrimci
Mahir!" başlıklı yazı
1971 yılının Nisan ayı olmalı!
Ben 5 Mart olayından sonra okul kapandığı için bilet alıp İstanbul'a eve
gelmişim. Kimse ile bir temasım yok. Evde gazetelerden ve radyodan gelişmeleri
takip ediyorum. Bilgi kaynaklarım sadece bunlar, bu arada benim haberimin
olmadığı önemli bir çok gelişme olmuş, mesela Cephe-Parti kurulmuş. Bazı
eylemler yapılmış, benim bunlardan hiç haberim yok.
Derken bir gün kapı çalındı. Ulaş geldi. Ulaş Istanbul'a geldikçe bize uğrardı,
Ulaş'ı annem de, ablam da tanırlardı, çay içer, sohbet ederiz. Yüzünden
gülümsemesi eksik olmayan, hepimizin sevdiği bir arkadaşım. Geldiğine memnun
olduk, çay içtik, sohbet ettik.
İkimiz arasındaki sohbet sırasında, Sosyalist gazetesinin o çok bilinen
başlığına atıf ile, bir ara bana "Doktor çok yanlış teşhisde bulundu" dedi.
Allah söyletti derler ya! Ben de, tamamen hislerime dayalı olarak, kendisine
"Ulaş, sen doktoru, moktoru bırak, sizin yaptıklarınızı ben bile tasvip
etmiyorum. Ben sizi desteklemezken, halkın sizi desteklemesi nasıl mümkün
olabilir" dedim.
Ben öyle deyince, o da konuyu değiştirdi. Biraz daha hoş beş ettikten sonra
kalktı gitti. Bu Ulaş'ı son görüşüm oldu, zira daha sonra bana da Mamak yolu
gözüktü.
O yıl Mayıs ayında yaşananlar inanılır gibi değildi. Aklım hafsalam hala
almıyor. Gerçi yanlış gidişi 1970 yılı başından itibaren hissetmeye başlamış,
Ekim ayında iyice görmüş ve çeşitli vesilelerle de dile getirmiştim ama yine de
bu cüreti göstereceklerine ihtimal vermemiştim.
O Mayıs ayında yaşananlar, ve de Mayıs sonundaki Nurhak trajedisi beni
fazlasıyla aşmıştı.
Onları kaybettik, içimizden çıkmayan acıları bize yadigar kaldı.
Bora
On Wed, May 26, 2021 at 7:07 PM Bayram Durmuş <bayramdurmus@xxxxxxxxx> wrote:
================Bu grupta tüm üyeler tarafından kabul edilmesi gereken asgari
Bu başlıklı bir mesaj son günlerde sosyal medyada yaygın paylaşılıyor. Şahsen
ben bu bilgiyi ilk olarak okumuş oldum.
Mesajda kaynak olarak gösterilen yazı 2019 yılında Muhsin Kızılkaya
tarafından Habertürk gazetesindeki köşesinde yayınlanmış. 2006 yılında
yayınlanmış yazının linki:
https://www.haberturk.com/yazarlar/muhsin-kizilkaya-2291/2468101-fasis
t-eichmann-anti-fasist-elrom-ve-devrimci-mahir
Bu yazıda referans verilen diğer kaynaklar:
Türkiye’de solun tarihinde önemli bir kesit: Ephraim Elrom´un
öldürülmesi ve hafızalardaki yeri, Şeyda Demirbilek, 2015:
https://www.salom.com.tr/arsiv/haber-96877-turkiyede_solun_tarihinde_o
nemli_bir_kesit_ephraim_elromun_oldurulmesi_ve_hafizalardaki_yeri.html
Elçiye Nasıl Zeval Olduğunun Kısa Tarihi-1, Yıldıray Oğur, 2016:
https://www.haksozhaber.net/elciye-nasil-zeval-oldugunun-kisa-tarihi-3
1468yy.htm Elçiye Nasıl Zeval Olduğunun Kısa Tarihi-2, Yıldıray Oğur,
2016:
https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/594744.aspx
Rıfat Bali’nin “İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom'un İnfazı” adlı
kitabını nette indirilebilir formatta bulamadım, ama kendi web
sayfasında Aydınlıkta çıkan bu konuda yayınlanan Hikmet Çiçek yazısına
link vermiş:
http://www.rifatbali.com/index.php?option=com_content&view=article&id=
112&Itemid=112&lang=en
Yazı konusunun daha önce 2006 yılında T. Doğan Karlıbel adlı yazarın “KAÇAK
NAZİLER VE MOSSAD Mahir Cayan Olayı ve Kızıltepe'nin İç Yüzü” adlı kitapta da
yer aldığını sevgili Tuncer Sümer’den öğrendim.
Kitabın pdf nüshasını buldum, ekte paylaşıyorum.
Mahir Çayan’ı ve arkadaşlarını bu hususta eleştirmek mümkün mü? Onların üç
fidanın idamını engelleyecek ağırlıkta birisini aradıkları, dar zamanda
İsrail’in İstanbul başkonsolosu Elrom’u tespit ettikleri, Elrom’un geçmişini
öğrendiklerinde de kaçırma amacını önceleyerek Elrom’u serbest bırakmadıkları
açık kaynaklardan biliniyor. Elrom, Nazi Gestapo şeflerinden Eichmann’ın
kaçırılması operasyonunda yer almış olduğu sonradan yalanlandı, ama
Eichmann’ın sorgulanmasını yapan soruşturma komisyonunda görev aldığı teyit
edildi.
Selamlar,
Bayram Durmuş
"Kimden gelirse gelsin, %100 emin değilsen, paylaşma"
“https://ggle.io/3XCL adresindeki doğrulama ilkelerine uyulmuştur”