Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi 'nin öldürülmesi muhakkak ki acı bir
olay. Kaza ile PKK'lilar tarafindan mı, yoksa Polis tarafindan mı
öldürüldü? Yoksa ölümü kasıtlı mı idi? Araştırılması gereken bir konu. Ben
bu konuda spekulasyon yapmayacağım. Ancak olayın gelişimini ve olayın ele
alınışındaki çarpıklıkları bir kez daha hatırlamakta yarar var.
Olayın yaşandığı tarihte ve olayin geçtiği bölgede bazi sokaklar pkk
tarafindan isgal edilmiş, kurtarılmış bölgelerdi. Polis ile pkk'lilar
arasında zaman zaman silahlı çatışmalar yasanmakta idi. Boyle bir çatışma
anında dört ayaklı minarenin ayaklarına polis kurşunu isabet ederek
tahribata neden olur. Bu tahribata üzülen çevre dostu Baro başkanı ve baro
heyeti tarihi caminin yanında bir çağrı yapma ihtiyacı duyarlar.
Çağrılarında tarihi yapılara zarar verilmemesini talep ederler. Burada
amacın polisin pkk'ya karşı silah kullanmasını engellemek olduğu açıktır,
zira polis kurtarılmış bölgenin sınırındaki bu cami civarına gelmese ve
silahla pkk'lilara müdahale etmese pkk'lilar neden silahla cevap versin?
Neden kurşun atılsın? Neden tahribat olsun?
Burada enteresan olan bir hukuk kurumu olan Baronun silahlı çatışmayı
doguran pkk olgusunu görmezden gelip, tarihi yapıların korunmasına
odaklanmasidir.
Baro heyeti olay yerine gelirken üç ayrı pkk barikatini aşmak durumunda
kaldığını yine bir baro uyesi dile getirmistir. Ancak bu durum da Baro
heyetini ve Baro başkanını rahatsız etmemistir. Konuşmasında dile
getirmemistir.
Tarihi yapıların korunması konusunda Baro başkanı olay yerinde konuşurken
sokak başında pkk'lilar polis öldürmüş ve ellerinde silahla Baro başkanının
önünden koşarak kaçıp gitmişlerdir. Bu durum da olayın takipçilerini
rahatsız etmemektedir.
Bütün bu durumlar birinci derecede hukuk ve asayiş ile ilgili olmasi
gereken baro icin ihmal edilebilir durumlardır. Önemli olan iki husus
oncelikle polisin pkk'ya attığı kursununun minarenin ayağına isabet
etmesinin yarattığı tahribat, ikincisi de Tahir Elciyi olduren kurşunun
pkk'liya degil polise ait oldugunun ispatıdır.
Tahir Elçiyi öldüren kurşun, pkk'li elinde silah polislerin ve
gazetecilerin arasindan koşarak gecerken atılmıştır. Bu karambol durumu da
göz ardı edilerek Tahir Elçinin ölümünde kasıt unsurunu ısrarla aramak
gercekten enteresandır.
Baro eğer olaya hukuk açısından bakacak olsa önce kurulan barikatları,
sonra öldürülen polisi ve önlerinden kaçıp kurtarılmış bölgede sırra kadem
basan pkk'liyi ve en son da Tahir Elci'nin öldürülmesini görmesi
gerekirken, gördüğü tek sey en sondaki ve göstermek istediği de polisin
kasıtlı cinayet islediğidir.
Ne burjuva demokrasisi bu sakat yaklaşımla yaşar ve ne de proleter
demokrasisi de bu iki yüzlülükle gelir.
Sevgiler
Bora
