[sfk] Aman ha dikkat edin, yoksa rezil olursunuz.

  • From: Orhan Kurmus <orhan@xxxxxxxxxx>
  • To: sfk@xxxxxxxxxxxxx
  • Date: Sun, 19 May 2019 16:53:35 +0300

Sürekli okuduğum iki gazete (Cumhuriyet ve Birgün), tartışma programlarını arasıra izlediğim birkaç televizyon kanalında (Halk TV, Tele1, Habertürk, CNN ve NTV) ülkemizin ekonomik durumu hakkında yazılan ve söylenenler beni dehşete düşürüyor. Dehşete düşürüyor çünkü bu yazarların, konuşmacıların ne söyledikleri konusunda zerre kadar bilgileri yok. "Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür" darbı meseleni sonuna kadar haklı çıkarırcasına sallıyor da sallıyorlar. Bir coğrafya profesörü cari açık sorunu ile ilgili olarak bir şeyler söylerse elbette şüphe ile karşılarız. Ama, iktisatçı olduğunu iddia eden ve gerçekten de iktisat profesörü ünvanına sahip bir kişi buna benzer yaveler gevelerse insanın kanı beynine sıçramaz mı? (Bu zavallı durumdan istisna tuttuklarımın adını yazayım da onlara bühtan etmemiş olayım: Korkut Boratav, Erinç Yeldan, Aziz Konukman ve Yalçın Karatepe).

Ne demek istediğimi biraz açayım. Uzun olacak ama sabırla sonuna kadar okuyanlar olabilir.

Biliyorsunuz, bizim okulumuz ABD eyalet üniversiteleri modeli üzerine kurulmuştu. Yani, öğrencilerin bir meslek seçimi yapıp o konuda daha derinlemesine bilgi edinme yoluna girmeden önce dünyayı ve kendilerini tanımaları, genel kültürlerini geliştirmeleri, mesleklerinde belki hiç kullanmayacakları bilgileri şöyle ya da böyle edinmeleri ve belki de kafalarında hiç beklemedikleri bir kıvılcımın çakmasını sağlamak amacı güdülüyordu. Bunun sonucu olarak öğrenciler, fakültelerinde, ilk iki yılı ortak dersler alarak geçiriyorlar, üçüncü sınıfa geçince bölüm tercihi yapıyorlardı. YÖK belası akademyanın üzerine çöreklenince istemeyerek de olsa okulumuz daha birinci sınıftan itibaren bölümlere ayrıldı.

Bizim fakültede Ekonomi ve İstatistik Bölümü'nü seçen öğrenciler 3. sınıfta en önemli iki dersimizi alırlardı. ilk dönemde  mikro iktisat (Ders kitabı: Henderson & Quandt, Microeconomic Theory ve yardımcı kitap G.J.Stigler, The Theory of Price); ikinci dönemde makro iktisat (G.Ackley, Macroeconomic Theory). Her iki dönem için bazı bölümleri tavsiye edilen ama mecbur tutulmayan W.J.Baumol'un Economic Dynamics kitabı da bizi "difference" ve "differential equations" konularıyla tanıştırırdı.

Birinci dönem biterken öğrencilerimize, üstüne basa basa, şunu öğütlerdik: "Aman ha dikkat edin, arz ve talep eğrileri üzerindeki hareketlerle, arz ve talep eğrilerinin bir bütün olarak hareket etmelerini birbirine karıştırmayın; yoksa rezil olursunuz".

İkinci dönem biterken bu uyarıyı şöyle tekrarlardık: "Aman ha, dikkat edin, akım değişkenleri ile stok değişkenlerini birbirine karıştırmayın; yoksa rezil olursunuz".

İstisnalarını belirttiğim yazar ve konuşmacılar, anlaşılan o ki, bu öğütleri hiç dinlememişler; dinleseler bile anlamamışlar; anlasalar bile boşverip geçiyorlar. Yazdıkları ve söylediklerinin onda birini söyleseler Econ 301 ve 302 derslerinden koskoca bir F alırlardı.

Birinci hatalarını anlatmak grafik çizimler gerektiriyor. Bu türlü çizimleri yapacak çok güzel bilgisayar yazılımlarım var ama vakit alıcı bir uğraş. Belki ilerde, bu çizimlerle, yaptıkları saçmalıkları size anlatmaya çalışırım.

İkinci hatalarını anlatmak son derece basit, çünkü büyük ölçüde sözel anlatım ve kavramsallaştırmaya bağlı. Akım değikeni dediğimiz şey, en basit şekliyle, zaman boyutuna sahip olan bir değişken. Örneğin, yıllık gelir; örneğin dönemsel net yatırım; günlük hayattan örnek: bir çağrı merkezine belirli bir zaman dilimi içinde gelen çağrı sayısı, vs.

Stok değişken ise zaman boyutu olmayan bir değişken. Örneğin, bankadaki mevduat hesabınız; örneğin, fabrikanın deposundaki mamul mallar; örneğin, ulusal borç, vs.

Stok değişkenler, akım değişkenler tarafından değiştirilir. Stok değişkenler, akım değişkenler ile karşılaştıralamaz, eşitlenemez, birbirlerine eklenemez, birbirlerinden çıkarılamaz.

Lisedeki matematik derslerinden hatırlayacaksınız: Havuz problemi. Bir havuza belirli bir sürede su gelirse (akım değişken); aynı havuzdan belirli bir sürede su giderse (akım değişken); belirli bir anda havuzda bulunan suyun miktarı nedir (stok değişken)?

İşte bizim zavallı sözde iktisatçılarımız cari açık konusunu tartışırken (sadece cari açık değil, daha bir sürü benzer konuyu) bu iki kavramı anlamadıkları için birbirine karıştırıyorlar.

Bilmeyenler için hatırlatma: En basit şekliyle, bir ülkenin dış dünya ile olan ticaretinin ve dış dünya ile olan sermaye hareketlerinin tutulduğu hesaba cari hesap denir. Yani, yine en basit şekliyle, Türkiye'nin cari hesabı şu kalemlerden oluşur: İhracat - İthalat + Dışarıda kazanılıp Türkiye'ye getirilen gelirler (faiz, kar payı, vs) -Türkiye'den dışarıya gönderilen fazi, kar payı vs. Bu toplamın sonucu (+) ise cari hesap fazlası oluşur; (-) ise cari hesap açığı oluşur. Cari hesabı oluşturan tüm kalemler akım değişkendir. Cari açık veya fazla ise stok değişkendir. Yani yıllık cari açık (veya fazla) diye bir şey yoktur, olamaz. Cari açığı veya fazlayı belirli bir zaman kesitinde (diliminde değil, kesitinde) ölçebilirsiniz. Örneğin, 21 mayıs günü saat 18.30'da cari açık (veya fazla) şu kadar oldu diyebilirsiniz. Mayıs ayı cari açığı diye bir şey yoktur, olamaz. 21 mayıs günü saat 18.30'daki cari açık, cari hesaptaki akım değişkenlerin o gün ve o saata kadar olan kümülatif etkileridir.

Öğretmenlerini iyi dinlememişler veya anlamamışlar. Rezil olup duruyorlar.




--
Proudly composed and transmitted in
Linux 4.15.0-50 Ubuntu SMP
Registered Linux user: #65583

=================================================
Bu grupta tüm üyeler tarafından kabul edilmesi gereken asgari ortak ölçüt,
ister grup üyesi olsun, ister olmasın, herhangi bir kişiyi veya kurum veya
kuruluşu, ister en açık şekilde, ister politik nitelemelerle aşağılayan,
suçlayan, onlara hakaret eden, vb. iletilerin yer almamasıdır.

Fon: TL Hesabi, Finansbank, Orhan Kurmuş hesabı
IBAN:TR1100 1110 0000 0000 5590 4223


Other related posts:

  • » [sfk] Aman ha dikkat edin, yoksa rezil olursunuz. - Orhan Kurmus